
Psikodans: 13-14 Eylül 2025 Atölyemizden Notlar
Moda Psikoterapi Enstitüsü olarak düzenlediğimiz dördüncü Psikodans Atölyesi, 13-14 Eylül 2025 tarihlerinde derin ve anlamlı paylaşımlarla gerçekleşti. Her bir buluşmada olduğu gibi bu atölyede de amacımız, katılımcılara; bedensel hareketin, spontan ifadenin ve psikodramanın iç içe geçtiği bir alan açarak içsel yolculuklarına yeni bir kapı aralamaktı.
İlk Gün: Bedenin ve Ruhun Ritmi
Atölye, dairesel bir tanışma ile başladı. Katılımcılar, bugün burada olma nedenlerini ve atölyeye dair beklentilerini paylaştılar. Ardından psikodansın gelişimi ve temel prensiplerine dair kısa bir bilgilendirme yapıldı. Burada özellikle “sözsüz sahne” ile “sözel paylaşım alanı” arasındaki geçişin nasıl işlediğine dair açıklamalar, katılımcılara hem güvenli bir sınır çizdi hem de yaratıcı bir özgürlük sundu.
Isınma bölümünde müzik eşliğinde bedeni harekete geçiren çalışmalar yapıldı. Katılımcılar sırayla çemberin merkezine geçerek kendi bedenlerinin yarattığı ritimle grubu yönlendirdiler. Kimi zaman neşeli, kimi zaman hüzünlü anlar açığa çıktı. Bu sırada duyguların dans aracılığıyla dışa vurulması, katılımcılar arasında güçlü bir bağ yarattı. Yas temalarının ve derin duygusal süreçlerin kendiliğinden ortaya çıkması, grubun güvenli bir alan oluşturduğunu gösterdi.
Günün ilerleyen saatlerinde yapılan “en büyük–en küçük hissetme” egzersizi, katılımcıların mekân içinde farklı pozisyonlara geçerek içsel güç ve kırılganlık noktalarını keşfetmelerine alan açtı. Grup üyelerinin birbirini tamamlayan hareketleri, yalnızlığın içinde bile desteklenme hissinin mümkün olduğunu hatırlattı.
Günün protagonist çalışmasında bireysel bir yaşam öyküsü, dans ve sahnelemeler aracılığıyla görünür kılındı. Katılımcı, kendi hayatındaki ilişkileri, arzuları ve ihtiyaçları beden diliyle ifade ederken grup da yardımcı egolar ve sembolik figürlerle bu sürece eşlik etti. Dans, müzik ve sahneler birleştiğinde ortaya çıkan deneyim hem kişisel hem de kolektif düzeyde güçlü bir etki yarattı.
İlk günü, “Orient Express” adı verilen yaratıcı bir yolculuk çalışmasıyla noktaladık. Katılımcılar gözlerini kapatarak müzik eşliğinde bir tren yolculuğuna çıktılar. Farklı ülkelerden geçen bu metaforik seyahat, kimileri için geçmişten gelen özlemleri, kırgınlıkları; kimileri için ise geleceğe dair kaygıları ve umutları harekete geçirdi.
İkinci Gün: Rüyalar, Döngüler ve Denge
İkinci gün rüyalarla başladı. Katılımcılar kendi rüyalarını paylaştılar ve grup sosyometrisiyle çalışılacak rüyalar belirlendi. Rüyaların bedenleştirilmesi, bilinçdışının dans aracılığıyla sahneye taşınmasını sağladı.
Daha sonra yapılan “iki pozisyon” çalışması, katılımcıların hem mevcut hallerini hem de olmak istedikleri halleri bedensel bir deneyim olarak yaşamalarına alan açtı. Mevcut konumla hedeflenen konum arasında yapılan dans, birçok katılımcı için dönüşümün yalnızca zihinsel bir karar değil; bedensel bir deneyimle de pekişebileceğini gösterdi.
Atölyenin en yoğun anlarından biri, semazen benzeri dönüş çalışması oldu. Katılımcılar, dönerken hem bütünlenme hem de evrensel bir akışa dahil olma hissini deneyimlediklerini paylaştılar. Kimi “tamamlanmış” hissetti, kimi “hayat ve ölüm arasında bir denge” tanımladı. Bu anda anlaşıldı ki dans, yalnızca bedensel bir salınım değil; yıldızların ve gezegenlerin döngüsel akışını andıran, ruhun evrenle kurduğu kadim bir bağdır.
Günün protagonist çalışması, özgürlük ve cesaret temalarını ele aldı. Katılımcı, hayatındaki ikilemleri sahneye taşırken grup yine yardımcı rollerle sürece katıldı. Dans ve müzik eşliğinde dönüşen sahneler, hem bireysel cesareti hem de grup dayanışmasını güçlendirdi.
Atölye, neşeli bir final ile tamamlandı. Hep birlikte oynanan “Damat Halayı”, iki gün boyunca paylaşılan tüm duyguların, gözyaşlarının, kahkahaların ve içgörülerin ardından hafifleyen bir kapanış sundu 🙂
Genel İzlenim
Bu dördüncü Psikodans Atölyesi, katılımcıların ifadeleriyle “hem ruhu hem bedeni içine alan bir yolculuk” oldu. Kimisi kendini daha cesur, kimisi daha hafif, kimisi ise daha bütün hissettiğini paylaştı. Ortak nokta ise şu oldu: dansın, insanın kendi varoluşuyla kurduğu derin bir bağ olduğu gerçeği.
Her atölyede yeniden gördüğümüz şey; bedenin ifade edemediğini ruhun dansla açığa çıkarabilmesi. Ve bu alan, bize bir kez daha hatırlattı ki: bazen kelimeler yetmez, bazen de iyileşme ritimde, harekette ve paylaşımda saklı olabilir.
Yeni Bir Buluşmaya Doğru: 29-30 Kasım Atölyesi Yaklaşıyor!
Ve şimdi… Ruhun bedende özgürce aktığı bu deneyimi beşinci kez gerçekleştirmek için sabırsızlanıyoruz!
Önceki Psikodans atölyelerimiz ile ilgili yazılarımıza bu linkten ulaşabilirsiniz.
***
Birlikte dans edeceğimiz, hissedeceğimiz ve dönüşeceğimiz bu yolculukta yer almak isterseniz, başvurularınızı bekliyoruz.
Kontenjanımız sınırlı, hayalimiz büyük!
Bilgi almak ve yaklaşan atölyemize kayıt yaptırmak için:
📞 +90 536 616 66 32
📞 +90 543 101 66 32
🌿 Moda Psikoterapi Enstitüsü





